Küllerimden Doğabilir Miyim?
Çam ormanlarında yeterince enerji depolandıktan sonra yanmaları gibi insan da yeterince enerji toplarsa kendini küllerinden doğduğunda neler olur?

Merhaba, nasılsın? Ben nedense her kış dönemini kış uykusundan hallice geçiriyorum. Bahar ve yazın benim için oldukça verimli geçerken sonbahar ve kış dinlenme ve bütün yaz boyu yaptıklarımı sindirme süreci olarak geçiyor.
Terapist buna zihnime bedenimin yetişme çabası olarak söylemişti. Ama benim zihnim hep önden gidiyor. Nedenini bilmesem de doğduğumdan beri hep bir önde olma çabası. Şimdiye geldiğim anlar doğadayken oluyor.
Küllerimden doğabilir miyim derken neyi kastediyorum. Her hafta kendimi yenileme çabam çok yorucu oluyor. Hep uçlarda yaşıyor gibi hissediyorum. Tam böyle başardım derken birden yere çakılıyorum. Bir şeye düzenli çaba verme ve o çabanın sonuçlarını görme hiç tanıdık olmadığım bir his.
3 ocakta koçla görüşmem var. Terapistle ayrı görüşüyorum ama birinin bana koçluk edip hedeflerime ulaştırması fena olmazdı. Bir de aynı çocuk gibi sürekli hayatla oyun oynuyorum gibi bir his var içimde. Sanki hayat bir oyunda ben de her şeyle dalga geçiyorum. Bu benim ciddi olmamı da engelliyor.
Giriş kısmını çok uzattım. “Yeniden doğma ne demek yeniden doğabilir miyiz?”- “Aralık ayının bu son iki haftasını nasıl değerlendirebiliriz?”- “Bir de kocaman seneyi nasıl geçirdik bir bakalım mı?”
1.Neler iyi gitti?
İyi gitmiyor galiba. Bir ara dışarıda yediğim bir yemek beni çok kötü etkiledi. O yüzden bir türlü kendime gelemedim. Zaten motivasyonum pamuk ipliğine bağlıyken bir de kendimi hastalık döngüsünde bulunca dibi gördüğümü hissettim. Sık sık dibi görmekte genetik galiba. İnsanın genetiğine işlemiş bir hüzün varsa ondan vazgeçmek çok mümkün olmuyor. Eğer kendimi kabul edip yazabilirsem aslında çok iyi geliyor. Düşünmek ve düşündüklerimin dönüşmesi çok hoşuma gidiyor. Ancak çoğu zaman insanlar sadece okuyor. Etkileşim vermiyor. Ben de bir sorumluluk hissedip kendimi hasta olduğumda motive edemiyorum. O yüzden olduğu kadar umarım bu sene daha iyi bir yıl beni bekliyordur.
Her gün aynı güne uyanan adamın yaşadığı hayatta bulduğu çıkışı bulamadım gibi hissediyorum. Bu filmi tavsiye ederim, filmin adı “Bugün Aslında Dündü”.
2. Neleri iyileştirmek gerekiyor?
Her gün üstüne koyabildiğimiz bir yaşam her zaman kulağa güzel geliyor. Ama bu durum her zaman mümkün olmuyor. Bazen de insan evini yakıp önünde durup bakması gerekiyor. Ben çok hastalandığımda öyle hissediyorum. Bir her şeyi temizleyip evimi her şeyi yeniden öğrenmeye başlamak gibi.
Anka kuşunun hikayesi de buradan aklıma geldi. Anka kuşu gibi yenilenme için ölümü kabul etmekte her gün adım adım gitmek gibi değerli.
Ben ocak ayında koçla birlikte bahane üretmeden kendimi ön plana alıp hedeflerime ulaşmayı hızlandırmak istiyorum. Çünkü bir çıktı görmek istiyorum. Bir ürüne dönüşmemiş her fikir bir yük oluyor insana. Ya da en azından yüzde 1’inin eyleme geçtiğini görmek harika olacak.
Anka kuşu, birçok mitolojik öyküde güzel, uzun ömürlü ve güçlü bir kuş olarak tasvir edilir. Ancak bir noktada, yaşam döngüsünün sonuna gelir ve kendi ölümünü kabul eder. Ölüme karşı direnen değil, onu kabullenen bir varlık olarak bilinir. İşte tam da bu kabul, onun yeniden doğuşunun anahtarıdır.
Küllerinden Doğuş Hikayesi
Ölüm Zamanı ve Yuvası: Anka kuşu, hayatının sonlarına geldiğini hissettiğinde, kendisine özel bir yuva yapar. Bu yuva, genellikle kokulu dallar, reçineler ve baharatlarla doludur. Yuvayı özenle hazırlar ve bir nevi ritüel gerçekleştirir.
Kendini Yakma: Anka kuşu, bu yuvanın içinde bir ateş yakar ve kendini bu ateşin içine bırakır. Ateş, hem bir sonu hem de yeni bir başlangıcı temsil eder. Kuşun bedeni tamamen yanar ve geriye yalnızca külleri kalır.
Yeniden Doğuş: Küller soğuduğunda, içlerinden yeni bir Anka kuşu çıkar. Bu genç kuş, öncekinden daha parlak, daha güçlü ve bilge olarak doğar. Bu döngü, hayatın sonsuz bir yenilenme sürecini simgeler.
Anka kuşunun küllerinden doğması, insanın zor zamanlardan sonra yeniden kendini bulabileceğini, daha güçlü bir şekilde hayata devam edebileceğini temsil eder. Bu hikaye, umut, dayanıklılık ve dönüşümün evrensel bir sembolüdür.
Bu hikaye benim için şu yüzden önemli ben hep kendimi güçsüz, dayanıksız ve isteklerine sahip çıkamayan, hep başkalarının ihtiyaçlarını önceleyen biri olarak gördüm. Ama artık hayatta kalmak için geliştirdiğim bu yönlerimi azaltmak istiyorum. Hasta olarak kendimi korumaktan başka yollarımın olduğunu biliyorum.
3. Haftaya neleri daha iyi yapabilirim?
Haftaya tek yapmam gereken bültene devam etmek aslında. Kendimi iki aydır sessiz sakin kendi kabuğunda iyileşmeye çalışırken buldum. Bu dinlenmelere izin vermek bana iyi geliyor. Ancak orada uzun süre kalırsam kendimi tükettiğim bir döngüye giriyorum. O yüzden bu haftayı daha çok yapabildiğim taskları bitirmeye adayacağım kendimi.
Bence dönem dönem insan kendi kabuğunda daha iyi ilerliyor. Önce bu sene çözemediğim sorunlarımdan bahsedeyim.
Motivasyonumu bulmakta zorlandım. Podcast yayınına devam edemedim. Hala aklımda, güzel şeyler düşünmüştüm ama şu an nasıl tekrar başlayacağımı bilmiyorum.
Çok fazla dallanıp budaklanıyorum bunun önüne nasıl geçeceğimi bilmiyorum. Bir sürü yapılmayı bekleyen fikrim var.
Hayır demek konusunda daha iyi olsam da bir türlü yeterince hayır demeyi başaramadım.
Para konusunda kesin bir hedef koymamıştım ama yine hedefimin altında olduğumu hissediyorum.
Güzel eğitimler aldım ama bunun çıktısını sizlere ürün olarak sunamadım. Kafamın içinde yığınla birbirine bağlanan bilgi var. Bunların bir işe yaramasını istiyorum. Umarım bu sene bu konuda daha fazla adım atarım.
Çözebildiğim ve iyi giden şeylerde oldu.
Tam tamına 32 tane bülten yazmışım bu sene. Çoğunda %30-40 oranında okuma almışım. Bunlar harika haberler. 52 haftada biraz fire versem de bana çok büyük katkıları oldu. Okuduğunuz ve destek verdiğiniz için teşekkür ederim.
12 bölümlük podcast programı yaptım. Buradan çok güzel geri dönüşler aldım onlar içinde ayrıca teşekkür ederim.
TRT radyoda yayınlanan İçimdeki Ben programına 10 bölüm hazırlayıp konuk oldum. Çok güzel bir deneyimdi.
İngilizce konusunda adım attım. Kursa başladım. Başvurular konusunda daha istekli hissediyorum. Belki seneye en büyük motivasyonum yüksek lisans olur.
Ben her seneye ilham aldığım bir kişinin ismini veriyorum. Bu senenin ilhamı Fizikçi Richard Feynman’dı çok güzel bir bilim yılı oldu diyebilirim. Önümüzdeki yıl ise sergisine gittiğim Melike Kurtiç Abasıyanık Yılı olarak seçtim. Deniz kestanesine olan tutkusu beni çok etkiledi. Ben de ilgi alanlarım konusunda kendimi derinleştirmek istiyorum. Bir şeyi bu kadar ilgiyle hiç sıkılmadan takip etmek hep imrendiğim bir şey. Belki bu sene daha istikrarlı olurum.
Bu haftayı biraz bu çerçevede baktıktan sonra kendime daha makul ve sürdürülebilir sistem kurmaya devam edeyeceğim. Sizin de öneriniz olursa seve seve okumak isterim. Ben birçok yönden kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Bu konuda daha fazla yaz dediğiniz bir konu varsa birlikte düşünebiliriz. Yorumlarınızı bekliyorum.
Hem ne kadar biricik olduğumuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️
Bu seneki yolculuğa katılmasını istediğin arkadaşların varsa aşağıdaki butondan bülteni paylaşarak bana destek olabilirsin.
Sevgiler,
Hatice
Hatice'cim bir içim su gibi okudum yazını. Çok anlaşılır ve çok duygudaş hissettiren bir dilin var. Bülten yazıların için ben de çok mutluyum :)
Benim de önümüzdeki sene için motivasyonum yüksek lisans olarak gözüküyor. Bu konuda birbirimize motivasyon desteği verebilir miyiz acaba?