Karpuz Peynir Sadeliğinde Hayat
Hep çok fazla şeyi yapmayı hedeflerken durmanın ve sadeliğin güzelliğini farketmek.

Merhaba, nasılsın? Benim için zor bir hafta oluyor. Regl olacağım için duygusal dalgalanmalı bir hafta oldu. Bu süreçle ilgili bir gözlemim var.
Duygularını bastırmayı öğrenmiş kadınların regl döneminde duygusal dalgalanması duygusunu yaşayan kadınlara göre daha yoğun oluyor. Regl sanki her anlamda bedenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığı bir durum gibi geliyor. Sanki vermediğin her şeyi fazlasıyla almak istiyor gibi.
Bu hafta hep kendimi nasıl oraya buraya çekiştirdiğimi düşünerek geçti. Olanı olduğu haliye kabul etmek ve keyfini çıkarmak yerine sürekli kendimi bir şeyler yapmaya zorluyorum gibi hissediyorum.
Bir şeyler yapmak zorunda hissetmediğim zamanlar da vardı. Köyde olduğumda yazlar upuzun olurdu. Cırcır böceklerinin sesinde sonsuz zamanın kucağında gibi hissederdim kendimi.
Yavaş bir insanımdır genel olarak acele etmeyi hiç sevmem. Ama şimdilerde hayatımı derleyip toparlama konusunda aciliyet hissediyorum. Ne zaman böyle hissetsem şimdinin değil çocukluğumda yaşayamadığım bir duygunun dışa vurma isteği olduğunu görüyorum.
Huzursuzluk yaratacak hiçbir şey yokken bile kendimi zorlamak istediğimde anlıyorum nelerin geçmişe ait olduğunu.
Geçmiş demişken geçmişte olan duyguları veya o zamanda yaşanmayıp bastırdığım şeyleri yaşamaya izin verdikçe nostalji duygumun azaldığını gözlemledim. İnsanın geçmişe özlemi kapanmayan meselelerin varlığıymış birazda.
Bu hafta o yüzden ne bir hedef koyasım var ne de haftaya iyi yapılacak şeyleri belirlemek istiyorum.
Hayatta en zor yapılan şeyi yapmak istiyorum. Hayat ne getirirse bu hafta tam da gelişine yaşamak istiyorum.
“Fırtınaya karşı değil fırtınanın götürdüğü yerde savaşmaya ihtiyacım var.” Engin Geçtan
Bu sözü çok sevmiştim. Tam bu haftanın sözü oldu. Esnek olmak hayata direnmek değil hayatın rüzgarıyla savrulurken sana getirdikleriyle dans etmek.
Yazları güzel bir ezine peyniri veya keçi tulumuyla karpuz yemeyi çok severim.
Mersin sıcağında yazın yemek bulmak oldukça zor oluyor.
Yemek konusunda sezgisel yemenin çoğunluğunun sosyal bilişten olduğunu düşünüyorum. Ancak hayatı hissetme doğanın ritmine ayak uydurmanın aktarılacak veya öğrenilecek bir şey olmadığına inanıyorum.
Herkesin içinde doğanın ritmine ait bir sezgi var ve o sezgi sadece durduğumuzda fark ediliyor.
Bu haftayı durmaya dinlenmeye bıraktım..
Güzel yemekler yiyip güzel müzikler dinleyip sadece durmak istiyorum..
Bazen söyleyecek sözün olmaz ve sessizliğin tadını çıkarırsın.
Bu haftalık benden bu kadar!
Hem ne kadar biricik olduğumuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️
Bu seneki yolculuğa katılmasını istediğin arkadaşların varsa aşağıdaki butondan bülteni paylaşarak bana destek olabilirsin.
Sevgiler,
Hatice