Dört Tarafı Denizlerle Çevrili Bir Ada Olmak
Neden sınır çizemediğimizi anlamadan dört tarafımızı denizlerle doldurup girişleri kontrol edecek güveni kendimizde bulamayız.

Merhaba, nasılsın? Haftalar birbirinin aynı gibi hissettirsede insan kaydetmeye başlayınca farklılıkları görebiliyor. Bu hafta babamın hastane işlerini hallettim. Hem de birkaç gün yalnızdım. İnsanın hem yalnız kalabileceği zamanının hem de birlikte bir ilişki de olmasının kıymetini yaşadığım bir hafta geçirdim.
Babamın hastane işleri önemli olmasada beni ne kadar strese soktuğunu ağzımda çıkan yaralardan anladım. Bazen aklım stres yapmasa sakin gibi görünse de ya rüyalarım ya da vücudum kaygımı dile getiriyor.
Korkmak, endişelenmek, üzülmek gibi duygulara bizim ailede çok yer verilmezdi. Hal böyle olunca da duygular konuşacak başka yerler buluyor.
Duygular duyulmak için her yolu denerler. Bastırmaya çalışmayın. Konuşmalarına izin verin..
Ben yalnızlığı çok severim ama ilişkisellik olmadan da yalnızlığın eziyet olduğunu hayatımın belirli dönemlerinde yaşayarak anlamıştım.
Bu haftaki ilhamım, hayatımın şimdiye kadar olan dönemlerinde insanları bir kol mesafesinde tutarak onlarla değişmek yerine kendi yalnızlığımda değişmemin neden olduğunu düşündüm.
Bunu da tabi ki beslenme davranışlarının değişiminde bir diğeriyle olan ilişkimizi incelemek istedim.
Hazırsanız başlıyorum.
1. Neler iyi gitti?
Bu hafta fotoğrafla ilgili çok güzel gelişmeler oldu. Mahalle arasındaki sergi yerlerini bilir misiniz? Büyük zengin galeriler değil de yaşadıkları mahallede bir araya gelmek toplanmak için kurulan güzel sergi alanları.
Bir süredir fotoğraf atölyesi için Unite adında bir yere gidiyordum. Bu atölyenin güzelliği emekli, üniversite öğrencileri, hemşire, mimar, güvenlik görevlisi, fotoğrafçı gibi farklı farklı yaş ve meslek grubundan insanın bir araya gelmesi.
Herkesin ortak bir derdi var, fotoğrafla birlikte kendini ifade etmek. Böyle topluluklar benim çok hoşuma gidiyor. Hep aynı tip insanların bir araya gelmesi zenginlik değil aynılık sağlıyor. Ama böyle ortamlar ön yargıların kırılması ve hoş görünün artması için bulunmaz nimet. Bu haftaki konumuza da çok uygun böyle bir ilişkilenme şeklinin hayatımızda olması.
Aferin bana ki, artık bağımlı bir ilişki modelinden güvenli bağlanan bir insan olma tarafına kaymışım. Kendimi ilişkilerde daha güvende hissediyorum. Senelerin çabası olduğunun altını çizmeme gerek yok sanırım. Hala kaygımın tetiklendiği zamanlar oluyor ama daha az. Aferin bana!
2. Neleri iyileştirmek gerekiyor?
Bol bol kendimle zaman geçirmeyi sevdiğimi söylemiştim. Ama gelin görün ki aynı evde biriyle yaşarken kendime bol bol zaman ayıramıyordum. Birinin sesinin olması benim çok dikkatimi dağıtıyor. Kimsenin gözünün benim üzerimde olmadığı sadece kendi sesimin olduğu zamanlara ihtiyaç duyuyorum. Yazı yazmak, boş boş oturmak bir şeyler düşünmek benim için yalnız kalmakla mümkün.
Bir şey üretmek ya da yeni bir beceri edinmek istediğimizde kendimizle kalmaya ihtiyaç duyarız.
Örneğin yemek yeme davranışımızı değiştirmek istiyoruz. Ama her yemeğimizi ailemizle yiyoruz ve annemizin sürekli gözü üzerimizde; “ az yedin, çok yedin, salata yeseydin, daha demin yemiştin vb.” sürekli br şeyler söylüyor. O kişinin kendi duyularını kullanabilmesi mümkün mü?
Aç, tok, istiyor istemiyor gibi soruları sormak böyle bir durumda ne kadar anlamlı?
Hal böyle olunca ilişkilerde sınırlar çizmek ve ilişkilerin derinleşmesi için sınırlarımıza sahip çıkmak önemli.
Herkes sınır çizin diyor ama bence sınır çizemenin temelini anlamadan sınır çizmek hiç kolay değil.
Sınır çizmeyi zorlaştıran durumlar;
1. Düşük Öz-saygı
Yaptığınızın hiç takdir edilmediği bir ortamda iseniz sınır çizmek hiç kolay değil. Örneğin çocukluğunuzdan beri anneniz ya da babanız beslenme ile ilgili yaptığınız hiçbir şeyi onaylamıyor. Ne yapsanız hep yanlış veya eksik.
Yetişkin olduğunuzda bu durumla ilgili yakın çevrenizden gelen herhangi bir yorumda da yine kendinizi takdir edilmeyen kişi olarak düşünüyor ve suçun sizde olduğunu düşünürsünüz.
2.Korku
Çoğumuzun sınır çizmekte zorlanmasının nedeninin korku olduğunu düşünüyorum. Kabul edilmemekten, sevilmemekten, dışlanmaktan o kadar çok korkuyoruz ki sınırlarımızı koruyamıyoruz.
Örneğin ben ilk diyetisyen olduğumda arkadaşlarım sağlıklı beslenme tercihlerimle dalga geçiyordu. Saygı duymak yerine sonsuza kadar yaşayacağımı söyleyerek yaptığım davranışı küçümsüyorlardı.
Hal böyle olunca dışlanmak yerine onlarla birlikte burger king yemeye mecbur kalıyordum. Ben bile insanların dışlamalarına karşı mesleğim olmasına rağmen kendimi koruyamadıysam korkularını anlamadan bir kişi nasıl yemek konusunda sınır çizebilir ki.
3.İlişkilerde bağımlılık
Türkiye’de anaların yemek yedirmesi ile ünlüyüz. Analar anlağını doyurma üzerinden sergiliyor. Hal böyle olunca yemek konusunda kendi bedenimizin sesiyle annemizin sesi arasında sıkışıp kalıyoruz.
Bu ilişkide annemiz saçını süpürge ederken bedenimizde saçıyla süpürdüğü halı gibi ayaklar altına alınıyor sanki.
4.Sosyal Baskı
Peki insan korkmakta haksız mı? Toplum sanki ne yapsanız sizi dışlamaya hazır bekliyor gibi hissettiriyor. Kilo ile ilgili o kadar çok yorum yapıyorlar ki sabahları sirkeli su içmek tek seçenek gibi geliyor kulağa.
Yaz gelirken herkesin aklına gelen şey üç günlük detoks diyetleri oluyor. Üç kişi bir araya geldiğinde kim biraz daha kilolu ise hemen akıl vermeye başlıyor diğer iki kişi.
Üç kişilik bir toplulukta bile azınlık psikolojisinin devreye girmesiyle insan kendini ölüm kalım savaşı verirken buluyor. Neticede sosyal canlılarız istesekte istemesekte topluluğumuz tarafından kabul görmeye ihtiyaç duyuyoruz.
5.Bilgi eksikliği
Ağzı olan herkesin beslenme hakkında bir fikri var. Bu arada bunu eleştirmek için söylemedim. Sadece her kafadan bir ses çıkmasında sorun yok ama bu sesleri başkasının hayatına dayatmaya başlayınca sorun oluyor. Kendi gerçekliği kendi davranışlarını ya da kulaktan duyduğu bilgileri herkes birbiri üzerinde baskı aracı olarak kullanıyor.
Benimle aynı masada insanların ben hiçbir öneri sunmazken dahi kilo vermekle ilgili öneride bulunmasını görmek insanların sınır çizmesinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Herkesin farklı bir biyolojisinin olduğunu bilmek yeterli aslında. Birbirimize nasıl destek olacağımıza geleceğim ama artık az ye, çok spor yap, gluteni kes, salatayı yağsız ye, laktoz içme vb. gibi şeyleri kimseye önermesek olur mu?
Ben bile üçüncü dördüncü seansta anlıyorum problemin nereden geldiğini. Bir tek öğününü görerek sizin anlamanız imkansız.
3. Haftaya neleri daha iyi yapabilirim?
Yahu Hatice peki böyle bir ortamda nasıl değişeceğiz nasıl sınır çizeceğiz?
Önce kendimize güvenebileceğimiz ve bizim için duyarlı davranan insanlarla iletişim kurmaya özen göstermek.
Aşağıdaki söz bana Brene Brown’dan hediye. Onun anlattıklarından aklımda kalanlar.
Bir sürü şirketin yöneticileriyle çalışan Brene Brown hep bunu söylüyor değişmek için kırılgan olmak zorundayız. Ama kırılgan olurken de neyi neden yaptığımızı yukarıda saydıklarımın farkına varmak gerekiyor.
İlişkilerle incinip ilişkilerle iyileşiyoruz.
Sınırlar çizdikçe sınırlarımıza saygı duyan insanlarla daha fazla iletişim kurmaya başlarız.
Örneğin benim daha önceki ilişkilerimde yalnız kalmama saygı duyulmuyordu ama şu an kendi alanıma saygı duyan biriyle olabiliyorum. Çünkü bu benim için geçilmeyecek sınır. Sınırların varlığı her iki taraf için yaşamı kolaylaştırır.
Beslenme konusunda sınır koymayı kolaylaştırmak için neler yapabiliriz;
Kendi ihtiyaçlarınızı belirleyin
Öncelikle, beslenme ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi belirlemek önemlidir. Hangi besinleri tüketmek istediğinizi, hangi öğünlerde açlık tokluğunuza göre ne kadar yediğinizi siz belirleyin.
Bedeninizdeki değişimleri sadece siz bilebilirsiniz diyetisyen bile sizin bedeninizle ilgili kesin bir şey söyleyemez. Kendi ihtiyaçlarınızın ne olduğunu bilmek nerede sınır çizmeniz gerektiğini anlamınızı kolaylaştırır.
Duygusal yemenin ne olduğunu anlayarak kendinizle ilişkinizi keşfetmek
Duygularımızın ne olduğunu veya neyden kaynaklanabileceğini anlamadığımızda bedenden gelen sinyalleri yanlış okuyabiliyoruz.
Duygusal yemenin birçok nedeni olabilir o başka bir konu ama bu konularda çalışmak zamanla daha kolay sınırlar çizmenizi sağlayacak. Çünkü duygusal olarak ne yediğimizi anlamadığımız zamanlarda sanki bir başkasının sınırımızı ihlal etmesi gibi kendi kendimizin sınırını ihlal ettiğini hissedebiliyoruz.
Kendimizi anlamak ve yönetmek diğerleriyle olan ilişkimizdeki gibi sağlıklı bir davranış inşası için önemli.
Açık iletişim kurmaya başlamak
Çevrenizdeki insanlarla ihtiyaçlarınız konusunda açık konuşmak ve onların yaklaşım tarzlarına göre eyleme geçmek önemli. Ne tür konuşmaların, davranışların veya durumların sizin için tetikleyici olduğunu ve bunların nasıl ele alınmasını istediğinizi ifade edin.
İnandığınız ve kıymet verdiğiniz uzman ve insanlar dışındaki fikirlere karşı daha dikkatli olun- Sosyal medyayı daha güvenli hale getirin
Güvendiğiniz insanların varlığı çok önemli. Ancak sevdiğiniz insanların yorumlarını bile zihninizdeki süzgeçten geçirerek kabul etmek gerekir. Bir de sosyal medyada ya da başka yerlerde sürekli maruz kaldığımız kirli bilgilerin kafanızı karıştırmasına izin vermeyin.
Diyet kültürü diye ötekileştirilen diyet kelimesini burada kullanmak istemiyorum çünkü bence bu da günah keçisi bulmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Her dönem bir günah keçisi mutlaka vardır. Asıl önemli olan bilimsel ve değişen bilginin hayattaki yansımalarını iyi anlamaktır.
Beslenme hakkında doğru bilgiler edindiğinizden emin olun
Teyitsiz bilgiyi hayatınıza uygulamaya çalışmak kendi bedeninize karşı yaptığınız bir sınır ihlalidir. Örneğin saatlerce aç kalmanın en iyi yöntem olduğunu duyup denediniz. Ancak anksiyetiniz var ve aç kalınca anksiyetenin artacağını bilmiyorsunuz. birkaç gün daha yoğun anksiyete hissetmenize rağmen bu yöntemde ısrarcı olmak ve kendinize iyi gelmediğini kabul etmekte zorlanmak.
Kendi kurallarınızı belirleyin
Hangi yemekleri seversin? Hangi öğün vazgeçilmezindir? Sana iyi gelen yemek davranışları nelerdir? Önceden bunları düşünmek daha kolay sınır çizmenizi sağlayacaktır.
Kendini seçmek bencilce değildir. İlk önce kendi ihtiyaçlarını düşünmek, uzun vadede insanlara karşı olan sevgini de iyileştirir.
Unutmadan, beslenme ile olan ilişkinizde sınır koymayı öğrenmek hayatınızın diğer alanlarıda da daha kolay sınır çizmenizi sağlar. Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız yukarıdaki beş adımdan başlayabilirsiniz.
Bu haftalık benden bu kadar!
Hem ne kadar biricik olduğumuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️
Bu seneki yolculuğa katılmasını istediğin arkadaşların varsa aşağıdaki butondan bülteni paylaşarak bana destek olabilirsin.
Sevgiler,
Hatice